1 Kasım 2014 Cumartesi
kırmızı
"Kalbime dokunuyorsun" dedi kırmızı rujuyla hüznü ruhunda taşıyan kadın.
Sustu adam.
Bir daha konuşmamak üzere,
Sustu.
Ve kadın, bir daha soyunmadı hiç bir geceye.
Bin parçaya bölündü tek kişilik bedeniyle.
O zamana kadar hiç bir adam, onun kadar, üşümemişti bir kadının sıcaklığında.
Bir sigara yaktı kadın.
Ruja bulandı kadının sigarası,
Kadına bulandı adam.
Her nefeste onu içine çektiği zaten titreyen ellerinde gizliydi.
Birbirlerine bakıyorlardı,
Ama gören yoktu
Bir yalnızlığı paylaştılar
Sustular.
Ve hiç bir aşk böyle alevlenmedi,
Yine sustular.
Hiç bir aşk böyle solmadı birinin ruhunda.
Bir daha konuşan olmadı,
Yine susmayı seçtiler;
Ve bundan sonra tektiler.
6 Eylül 2014 Cumartesi
ya siz, kimsiniz?
Ben bir hastanenin, rengi solmuş mavi duvarıyım. Her gün insanların acılarıyla uyanıyorum. Onları selamlıyorum. Her gün onlarca çığlık yankılanıyor bedenimde. Onlarca gözyaşı dökülüyor gözlerimin önünde. Telaşlarına bakıyorum, bazen de küçük ailelerine yeni bir bireyin katılmış olmasını karşılayan, çiçeği burnunda bir annenin sevincini paylaşıyorum.
Ben hep bekliyorum, onlar gibi. Çürüyorum
Ben bir pencereyim, dar bir sokağa bakan. Sokak satıcılarıyla konuşuyorum.
Tablasındaki kırmızı elmalara, yeşil üzümlere bakıyorum.
Belki beş dakika sonra unutuyorum
Bense bir müzik kutusunun baleriniyim.
Dönüyorum öyle, dünyada varolma sebebim buymuşçasına.
Gözlerime bakarsanız, küçük bir kızın uykuya dalışını seyredebilirsiniz;
Benim her gece yaptığım gibi.
Ben bir sigara dumanıyım
Yahut bir rakı bardağı.
Sonbaharda dalından ayrılan o sararmış yaprak, yine benim.
Evet haklısın, bir süre önce yeşildim. Ama zaman geçiyor işte. Öyle ya da böyle.
Zamanın akışını durduramayan o eller, yine benim ellerim.
Sen bunları bilmiyorsun ama, ben senim
Sensizim ama, ben sizim
Göremeseniz de.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)